Her mevsim şartında vapurda dışarıda oturmayı tercih eden biri olarak yol boyunca bol bol denizin keyfini çıkarıp,fotoğraf çektim.Adaya varınca,her anını fotoğraflayan biri olarak fotoğraf makinem hiç elimden düşmedi.Sabah saatlerinde gitmeyi tercih ettiğim için rüzgar sert etmesine karşın eylül aynının ilk rüzgarları tarafından üşümeyi özlediğimi fark ettim.Adayı dolaşırken merdivenlerin diren merdiven,olayından sonra boyandığı gözüme çarptı.
Ada turuma devam ederken gördüğüm bütün kediler bana poz vererek,Ada'nın insanları kadar hayvanlarının da sevgi dolu olduğunu gördüm.Aileden gelen tarihi eser sevgisi sağolsun gördüğüm her köşkün fotoğrafını çektim.Önlerinden geçerken içinde nelerin yaşanmış olduğunu düşünmeden edemedim.
Huzur dolu,mutluluk depolanan bir günün sonu ayrılıkla bitiyor maalesef.İnsanın eve gidesi gelmese de vapura binip arkasına baktığında İstanbul'un kalabalık hayatına gitmek yerinde adada yaşamanın isteğini duymamak elde değil.Olsun yine geliriz,bekle beni sen Heybeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder